Popüler Sinema

Paylaş
Ekran

Reklamlarda neler oluyor?

Reklamlarda neler oluyor?
Üye: Drama Queen İşten güçten sonraki zamanının çoğunu televizyon karşısında geçiren benim gibi birisi için, beyaz camdaki her şey ‘’seyredilmeli’’ ve ‘’yorum da yapılmalı’’ şeklinde devam ederken, bir de bu duruma ‘’artık bunları yazmak da gerek’’ eklenince, işin rengi de değişti tabii. Şimdi, gördüğüm her şey bana bambaşka sinyaller gönderiyor, izlediğim her şey kendisinde iyi veya kötü olanı söylememi bekliyor gibi.

 

 

Son zamanlarda, sanırım şu başlayıp biten, devam edenleri de bir müddet sonra fazlaca uzamalarından dolayı sıkıcı olmaya başlayan dizilerden bıktığımdan, reklamlara sardım. Ve bazı gerçeklerin aslında gerçek olmadığını, kandırıldığımızı anladım. Mesela, Arda Turan’ın ‘’kör’’ olduğunu biliyorum artık. De Facto reklamında, yan yana olan 2 soyunma kabinine aynı anda giriyor Paris Hilton ve Arda Turan. Bir mağazaya girip de bir kıyafet deneyeceğiniz zaman soyunma kabinine girerken yan tarafa kimin girdiğini görürsünüz. Arda’nın ‘’my darliinngg’’inden de oraya sevgilisiyle gittiğini anlıyoruz, kabinde konuşup duran Arda’ya da yan taraftan sevgilisi sandığı kişi ‘’what?’’deyip duruyor. Gerçi Sinem Kobal da sarışın ya çocuk orda bir karışıklık yaşamış olabilir tabii. Ayrıca; Arda’nın saçlar kesilmiş, felaket olmuş, uzunken daha iyiydi. Bir de bu durumdan şu sonuç çıkıyor ki; ‘’Sinan Çetin Çanakkale Çocukları hezimetinden sonra reklam çeksin sadece’’ demiştim, şimdi bu dediğimden vazgeçtim.

 

 

Arda Turan’ın körlüğünü öğrendikten sonra bir de Pınar Süt sayesinde, Fen Bilgisi dersi kitaplarımızdaki ‘’maymundan insana Darwin’in Evrim Teorisi tablosu’ndaki’’ gibi bir çizelge üzerinden büyüdüğümüzü öğrendim. Bu sevimsiz görüntüye bir de Nil Karaibrahimgil’in 6 yaş altı çocuğuna hitap eden reklam cingılı eklenince Pınar Süt’ün reklamını izlemek işkenceye dönüşüyor.

 

 

Sonra… Şu banka reklamı var. Hani, Olgun Şimşek’in Yalan Dünya’daki çapkın Selahattin olarak müşteri kılığında geldiği TEB Bankası reklamı. Gayet rahat şekilde, banka çalışanına ‘’asılan’’ müşteri ve o müşteriyi gayet sakin ve güler yüzle karşılayan, masaya davet eden banka memuru nerde görülmüş Allah aşkına. Bankalara işim düştüğünde, bankanın kapısından içeri girerken, az sonra göreceğim muameleden dolayı kendimi ‘’kakalak böceği’’ gibi hissederken ben her defasında, böyle saçma salak banka reklamları hiç inandırıcı değil. Asılan erkek tipi her yerde var tamam ama bankada hiç böyle bir şeye rastlamadım. Yüzü her şartta ve her durumda ‘’gülen’’ bir memuraysa neredeyse rastlamak imkansız gibi. Ha bir de sırası gelmişken söylemek isterim ki; bankaların müşteri hizmetlerinden arayan görevliler neden o kadar kibarlar? Gerçekte de o kadar iyiler mi? Diksiyonları neden o kadar düzgün? Ve bütün bu hareketlerin aslında karşıdan ne denli ‘’yapmacık’’ gözüktüğünün farkında değiller mi?

 

 

Reklam deyince muhteşem Türk Ali Ağaoğlu’nu es geçersem olmaz.’’ Bu da olmadı, bu da değil, ben insanlar mutlu olsun istiyorum’’ derken arkasındaki duvar saati reklamın başında 17:16 iken reklamın sonunda 17:12! Anlaşılan Ağaoğlu’nun ofisinde zaman, kendi zekasıyla ters orantılı olarak işliyor. Ayrıca, reklamda akılda kalanlar, yere atılan onlarca proje ve Ağaoğlu’nun pahalı saat koleksiyonundan çıkma saatleri oluyor. Samimiyetten uzak oluşunu söylemeye gerek bile yok aslında…

 

Genç Turkcell reklamları var bir de. Hoplayan, zıplayan, üniversite kampüsünde sevgilisinin sırtına binmiş mutlu kızlar, şakalaşan gençler filan. Türkiye sadece İstanbul’dan ibaret değil ya hani, işte Türk gençlerinin hepsi de o reklamlardaki gibi değil. Ne yazık ki…

 

 

Avea reklamlarına çıkan Ata Demirer var bir de. Demirer’e gülüyorum evet ama sadece filmlerinde!

 

Bunlar sevmediklerimdi, sevdiğim reklamlar da var tabii. Fiat Linea reklamı mesela. Arabayla gezebilmek için elindeki kalemle topunu patlatan çocuğun olduğu reklam hani. Hem vermek istediği mesajı doğrudan, sempatik bir şekilde sunuyor hem de müziğiyle beni mest ediyor. Reklam ilk yayınlandığından beri reklam cıngılını kim seslendiriyor bulmaya çalışıyorum ama, henüz bir sonuca ulaşamadım.

 

Bir diğer güzel, hoşuma giden reklam da Tanem Sivar’ın ‘’daha ne kadar doğal olabilirim ki’’ diye bağırdığı L’era Fresca dondurma reklamı. Her defasında farklı bir çekimle karşımıza gelen, Sivar’ın sevimliliği ve doğallığıyla pekişmiş L’era Fresca reklamı, izledikten sonra bende Migros’a koşma isteği uyandırıyor.

 

Unutmadan: Her açtığım kanalda mutlaka günde 3 defa ve yayınlanan 3 reklamdan 2’sinde karşıma çıkan Burcu Esmersoy, acaba bundan sonra kaç reklamda daha oynayacak?

 

Drama Queen

 

twitter.com/yazmakiyigelir

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter