Popüler Sinema

Paylaş
Ekran

Emir’in yolu da soyunmaktan geçiyor

Emir’in yolu da soyunmaktan geçiyor
Üye: Gizem Merve Kaboğlu Son zamanlarda hızla dizilerde çıplak erkekler görmeye başladık... Kıvanç Tatlıtuğ’un baklavaları dilimizden düştükten sonra şimdi sıra Çağatay Ulusoy’un kaslarına geldi.

 

Sezon tanıtımında ayna karşısında çıplak halde traş olan Emir, Adını Feriha Koydum Emir’in Yolu’nun ikinci bölüm fragmanında da duşta görünence izleyicileri “meraka saldı.”

 

Merak oluşturduğunu sosyal ağlardaki mesajlardan anlayabiliyoruz. Kadın bedeninin meta olarak sergilenmesine yıllardır rastlıyoruz, kiminin teşhircilik diye “cız” dediği, kiminin özgürleşme emaresi olarak gördüğü, kimilerinin ise artık estetiğinin ve gizeminin kalmadığı konusunda görüş bildirdiği ekranda kadın cinselliği gitgide yerini abdominal deposu erkeklere çeviriyor. Nasıl Behlül ve Ezel’le “ağlayabilen”, toplumda feminen olarak etiketlenen duyguların dışa vuruluşunu izlediğimizde yeni bir erkek formunun yaratısına tanık olduysak şimdi de yeni bir cinsellik metalaşmasına tanık oluyoruz. Kadın üzerinden artık oynanamayan oyunlar odağını erkeklere çevirdi. 

 

 

Şimdilerde Adını Feriha Koydum dizisinin ergen izleyicileri dizi yapımcılarını “terbiyeye davet eden” mesajlar yazıyorlar sosyal ağlarda. Yakında “Emir giyinsin” kampanyası bile başlatabilirler. Her ne kadar erkek çıplaklığının alıcısı bol olsa da kadınlar için yasak görülen cinselliğin izleyici kitlesi henüz ergen yaşlardaki genç kadınlar olan bir dizide bu kadar göze sokulması ağır bir doz olarak dışavuruyor kendini sosyal medyada. İzleyici “Kıvanç boks için soyunuyordu, Emir reyting için” diyerek Kıvanç’ın kaslarına kılıf gösteren eleştirilerde bulunurken, unuttuğu ise belki de sırf o gösteri için Kuzey’e boks yaptırıldığı...  Neyse... 

 

Size şimdiden söyleyeyim, ne kadar eleştirilirse eleştirilsin çıplak erkek ekranda reyting alır. Nasıl çıplak kadın izleniyorsa... Ancak RTÜK çıplak kadın gösterimini yasakladığından yapımcıların bu “keşfedilmemiş sahillerde tatil turu” tadındaki erkek bedeni gösterimi şimdilerde çok daha sık görülüyor ekranda. Sahiller keşfedilene kadar daha da çok görülecek. Fanlar istedikleri kadar cinselliği ötelesin, Emir’in  yolu dizi reytingini sabitleyene kadar soyunmaktan geçecek. Dizi başarılı olur mu, o reyting sabitlenir mi diye sorarsanız, size yanıtım şu olur: “Emir’in yolu daha çok çıplaklıktan geçer...”

 

 

Huzur Sokağı’nın kafası çok karışık

 

 “İnsanların kapitalist düzende köleleştirilmesi için değerlerinden koparılması gerekti ve öyle yapıldı.” Huzur Sokağı böyle özetlenebilecek bir replikle başladı. Huzur Sokağı dizisindeki esas kadının babasının kapitalizmin aktörlerinden biri olması yani işadamı kimliği taşıması, kadının ailesinin değerlerinden kopan kısım olarak resmedilmesi bu repliğin nedeni. 

 

Weber’in “protestan etiği ve kapitalizmin ruhu” anlatımında yorumladığı şekilde bakarsak kapitalizm protestanlığın, protestanlık da kapitalizmin desteğiyle ilerler. Yumurta-tavuk ilişkisine benzeyen bu ilişkide Tanrı tarafından seçildiğine dair hayatında bir işaret bulamayan (zengin veya ünlü olmayan) insanların  cennet vaadine ulaşması için çalışması gerekir. Onların çalışması, tutumlu olması sermaye birikimi yaratacağından hem kapitalizmi destekler hem de sebat etme fikri ile beraber inanç pekişerek mucizevi cennet heyecanı inananların nabzını yavaşlatır. Aile gibi sosyal değerler üzerindn bakarsak da aynı sonuç çıkar. Kapitalizm ailenin yıkımı değil, inşası için çaba sarf eder. İnsanların çalışması, aile kurması desteklenir ve aileyi geçindirirken borçlanarak sistem dışına çıkması daha da zor kılınır.

 

Üst sınıf içinde de rasyonelitenin inşasıyla beraber dinin tasfiye girişimi sonunda dinin kapitalizmin aracı olarak kullanılmasıyla şekil değiştirmiştir. 

 

 

Kapitalizm temelli politikaların islami kesimde kök saldığı Türkiye’de günümüz toplumsal yapısına çok aykırı bir yayın yapıyor dizi. Özetle derseniz, Huzur Sokağı şu an müslüman mahallesinde salyangoz, kapitalist düzende antikapitalist mesaj satmaya çalışıyor. Üstelik garip “değersizleşme” yaftası üzerinden. 

 

Bir de türban meselesine geleyim, Hacı dizisinden sonra ilk kez büyük kanallarda türbanlı bir karakter göreceğim diye sevinmiştim ancak bu dizinin taşıdığı “zengin” kesime yönelik yaftalar gösteriyor ki ekranda öteki olarak gösterilenler bizden yapılacak derken, bu kez de zengin olan ötekileştiriliyor. Neresinden tutsak elimizde kalıyor, nereden baksak biri muhakkak diğer pencerede saf tutuyor. Olmuyor, olamıyor... 

 

 

 

 

Gizem Merve Kaboğlu

 

twitter.com/gizemkaboglu


[email protected]

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

RÖPORTAJLAR

Salvatore Schirmo: "İtalyan sineması...

Salvatore Schirmo: "İtalyan sineması...

Fırat Sayıcı

Seda Aktaş: “Kitlesel fonlama, film üreti...

Seda Aktaş: “Kitlesel fonlama, film üreti...

Fırat Sayıcı

Aziz Alaca: “Kısacıların birçok uzuncudan...

Aziz Alaca: “Kısacıların birçok uzuncudan...

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter