Popüler Sinema

Paylaş
Ekran

2012’de neler olmuştu…

2012’de neler olmuştu…
Üye: Drama Queen Her yeni gelecek yılla birlikte ben de bitecek olan yılın dökümünü çıkartıyorum kafamda. Neler yapmışım, neyi iyi, neyi kötü yapmışım, pişmanlıklarım olmuş mu, dileklerim gerçekleşmiş mi…falan da filan.

Bu yıl benim açımdan sürprizli bir sene oldu. Çok sevdiğim arkadaşımın ısrarıyla yazı yazmaya başladım, o beni gaza getirdi, bir de bana bir blog açtı, ikimiz yazmaya başladık derken…Ben hızımı alamadım daha çok daha çok yazmaya, her gün yazılarla yatıp yazılarla kalkmaya başladım. Bu yüzden daha çok kitap, dergi, gazete okudum, internette daha çok gezindim. Sonrasında da bir sürpriz oldu ve burada yazmaya başladım. Başkalarına göre ‘yazmak’ bir şey ifade etmeyebilir, ben de bu işe başlayana dek ‘yazmanın’ benim için bu kadar önemli ve değerli olduğunun farkında değildim. Öyleymiş. Şimdi çok daha mutluyum. Kendimi rahatça ifade etmeme(aslında ben burada sadece televizyonla ilgili şeyler yazacakken)izin veren, beni tamamen serbest bırakan değerli editörüme teşekkürümü de buradan sunmak isterim.

 

Evet benim için güzel bir yıl oldu 2012. 40 yaşına varmış, hayatta yapılması gereken daha pek çok iş olduğuna daha da çok inanmış, biraz telaşlanmış bir insan olarak şimdi de esas yazmam gereken kısma gelmeliyim artık. Televizyonda bu yıl benim dikkatimi çeken neler oldu?

 

 

Benim her haftasonu sabahlarında hiç sektirmeden izlediğim Kanaltürk’teki Burası Haftasonu programına katılan iki girişimci genç kızdan birisinin dünyadan bir haber yaşadığını görmek olmuştu. Kız Lira’nın yeni simgesinden habersizdi ve programın sunucusu Oylum Talu’ya birlikte ben de burada şoka girerken kızın verdiği cevap daha da dumur ediciydi: ‘’ee ne var yani, bunlar gereksiz bilgiler, bunları bileceksin de nolacak, bana ne faydası var’’ dedi! Ve bu genç kızımız 20’li yaşlarındaydı, diğer arkadaşıyla birlikte bir çeşit çöpçatanlık sitesi kurmuşlardı, çok da müşterileri vardı, üstelik bunlar eğitimli insanlardı. Kıza şaşırırken bir yandan da bütün bunlara şaşıyordum ben. Niyeyse? Halbuki ne kadar da normal bunlar şimdilerde değil mi?

 

Bu yıl televizyonlar dizilerle ilgili düşüşler yaşadılar. Pek çok dizi daha başlarken neredeyse bitti. Birkaç bölümden sonra yayından kaldırıldılar. Bazıları hiç başlayamadı. Bazı kanallar parasızlıktan dizileri kaldırmak zorunda kaldı, bazıları da reytingler düşündükleri gibi olmayınca buna mecbur hissetti kendini. Bunların içinde en başarılı bulduğum kanalsa ATV oldu. Hala yüksek bir tempoyla devam eden Karadayı, onu takip eden Huzur Sokağı ve Benim İçin Üzülme ATV’nin yüz akı oldular. Star iyi reyting yapan işleri kendi bünyesinde toplayarak öne geçmek istedi ama plan yürümedi. Türkmax kanalında çok iyi iş yapan Bir Kadın Bir Erkek’i satın aldı. Türkmax’tayken müdavimi olduğum dizinin performans kaybedeceğinden emindim ve öyle de oldu. İlk önce bu ikiliyi evlendirmeye kalktılar, isteme, yüzük takma muhabbetleri filan sıktı. Star’da yayınlanıyor oluşundan dolayı da yapılan espriler daha kontrollü yazılmaya başlandı ve nihayet beklediğim oldu, eski havası kayboldu. Show Tv Acun’dan sonra ve Acun’dan Önce olarak bence ikiye ayrıldı, ne yazık ki kendini toparlayamadı, toparlayacak gibi de görünmüyor, zira kanal borç batağında. TRT çok kanallı televizyona geçildikten sonra hızla ibre düşürmüştü ama bu yıl yayınladığı kaliteli dizilerle ve gündüz kuşağı programlarıyla yeniden kaybettiklerini yerine koymayı başardı. (Böyle Bitmesin çok seviliyor mesela. İyi Fikir programı da çok iyi)

 

 

Bunların yanı sıra bu yıl televizyon izleyicisi dizilerden, özellikle de dönem dizilerinden sıkıldı. Çok izleneceği sanılan Son Yaz Balkanlar ve Veda Hazal Kaya ve Mehmet Aslantuğ’a rağmen yayından kaldırıldı.Hep aynı şeyleri izlemekten usandığımız için de program yapımcıları eskiden olduğu gibi işin eğlence kısmına kayarak şov kurulumlu yarışma programlarına ağırlık vermeye başladı. Kanal D’deki Ben Bilmem Eşim Bilir’in bu denli izleniyor oluşu, bizlerin artık televizyon karşısında ağlamak değil gülmek, eğlenmek istediğimizin göstergesiydi.

 

Kenan Işık’ın sunduğu Kim Milyoner Olmak İster, çok zeki, çok aptal, kendini zeki sanan yarışmacılarla, profesör, akademisyen olup nasıl bu denli bilgisiz olunabilirin cevabına yanıt kimselerle bizleri şaşırttı. Kenan Işık’ın çok tatlı, çok kibar bir insan olduğunu düşünürken, bazı şuursuz yarışmacılar karşısında bu sakin insanın bile nasıl da çileden çıktığına şahit olduk.

 

 

Muhteşem! bir dizinin bir ülkenin başbakanı tarafından ‘belgesel’ sanılmasına, meclisi bu belgesel hakkında ‘hüküm’ vermek üzere göreve çağırmasına, haftalarca televizyonlarda bunun konu edilip uzatılmasına da şahit olduk. ‘Ecdadımıza’, kadınlarla yattığına dair çok yer verildiği, harem sahnelerinin abartılı olduğu şekliyle hakaret ediliyordu, bizim ecdadımız böyle miydi ki? Acı ama gerçek olansa ‘ecdadımızın’ iktidar hırsı yüzünden kendi oğlunun başını vurdurtmasıydı. Acı olan gerçeğin bu kısmındansa hiç kimse bahsetmiyordu.

 

Haber izlemek çoğu zaman sıkıcıdır. Her gün cinayet, tecavüz, işkence, savaşlarda ölen insanlar, çocuklar, şiddeti izlemek elbette güzel değil. İşin bu kısmını da içinde barındırarak, göz ardı etmeden, kendi yorumlarını da katarak, Twitter’dan bizleri de programına dahil eden Fatih Portakal bu işi çok iyi yapıyor. Sabah kuşağı haber programları içinde en zevkle izlenen program Fox’taki Çalar Saat’in sunucusu Portakal’dan bahsediyorum tabii ki. Zaman içinde kendisini sevdirdi izleyicisine.Öyle ki yaz döneminde izne çıktığında bile ne zaman döneceği merak konusu (Twitter’dan biliyorum)oldu. Samimi oluşu, ekrandaki duruşu, kendi görüşlerini de seyircisiyle paylaşması ve tüm bunları yaparken saygıyı elden hiç bırakmaması onu sevmemiz için yeterli oldu. Bir de çıkarttığı kitapla katıldığı kitap fuarlarındaki samimiyetiyle ona duyulan yakınlığı, sevgiyi ikiye, üçe katladı.

En son olanlardan aklımda kalanlar da şöyle. TRT bu yıl Erovizyon’a katılmama kararı aldı. Bazılarının hoş, bazılarının da niye ki tepkisiyle karşılansa da bence TRT çok güzel bir şey yaptı. Avrupa Yayın Birliği’nin saçma sapan uygulamalarının karşısında ‘duruşunu’ sergiledi. Alkışı hak etti.

 

Bir diğer dikkatimi çeken şey de; başta İşler Güçler olmak üzere birçok dizi Ocak ayında iki veya üç hafta ara verecek. Kanallardaki paranın giderek suyunu çekiyor oluşu buna sebep elbette ki. İşler Güçler için fikrimi söyleyecek olursam eğer müdavimleri diziyi kaç hafta ara verirse versin bırakmaz. Ki onlardan biri de benim. Bazı işleri ortadan kaldırmak için yayın gününü, yayın saatini ikide bir değiştirmek fayda etmeyebiliyor. Buna en güzel örnek İşler Güçler. Leyla ile Mecnun ve İşler Güçler’in izleyicisi kemikleşti artık, kırsan da bir şekilde kırığı yerine oturtmayı, kaynatmayı bilir.

 

Benim atladığım, yazmayı unuttuğum çok şey vardır eminim ki. 2013’te hayatla ilgili hiçbir şeyi atlamamanız dileğimle…

 

Teşekkür ederim.

 

 

Drama Queen

 

twitter.com/yazmakiyigelir

 

Diğer yazıları için tıklayınız

 

Etiketler: 2012, 2013, yeni yıl, drama queen

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

HABERLER

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ ÖDÜLLERİ SAHİ...

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ ÖDÜLLERİ SAHİ...

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter