Popüler Sinema

Paylaş
Dosyalar

Stanley Kubrick Öneriyor: İzlemeniz Gereken 14 Film

Stanley Kubrick Öneriyor: İzlemeniz Gereken 14 Film
Usta yönetmen Stanley Kubrick'den mutlaka görmeniz 14 filmlik bir liste...

 

1- I vitelloni [The Young and the Passionate] (1953)

 

“Aylaklar”, Adriyatik Denizi kıyısındaki kasabalarında günlerini tembellik ederek geçiren işsiz güçsüz takımından beş gencin öyküsünü anlatır. Taşranın dışına bile çıkmamış bu gençler yeterince olgunlaştıklarını sanarak kendilerinin önemli kişiler olarak görmektedirler, ancak zamanla sadece kendilerini kandırmış olduklarını anlayacaklardır. Zaten filmin özgün adı olan “I Vitelloni” fazla irileşmiş, büyümüş ancak halâ verim alınamayan dana anlamına gelmektedir ve bu filmden sonra İtalyanca argosuna girmiş bir kelimedir. Filmdeki gençlerin de, aslında yaşları hayli ilerlemiş olmasına rağmen ortada henüz ürettikleri bir şey yoktur. 

 

2- Smultronstället [Wild Strawberries] (1957)

 

78 yaşındaki Prof. Dr. Isak Borg, yaşamının büyük bir bölümünü tek başına geçirmiştir. Fahri ünvan almak için gideceği tören öncesinde olan bitenleri anlatmaktadır. Kısa bir gezintiye çıktığı sırada yolda yeni insanlarla tanışır ve bazılarını kendine yakın bulur. 

 

3- Citizen Kane (1941)

 

Zengin medya patronu Charles Foster Kane kendi özel şatosu Xanadu da ölür. Ölürken Son söz olan “Rosabud”ı fısıldar. Bütün gazetelerde Kane ile ilgili değişik hayat hikayeleri yayınlanır. Genç bir gazeteci Kane’nin son sözünün ne anlama geldiğini araştırmak için görevlendirilir. Gazeteci Kane’nin yakınlarıyla iletişime geçer. Biz de Kane’nin geçmişine tanık oluruz. Bu bireysel hikaye aynı zamanda mükemmelliyetçiliğin, otoriter yönetimin (hard pazarlamanın) hazin sonuçlarını da göstermektedir.

 

4- The Treasure of the Sierra Madre (1948)

 

Humphrey Bogart müthiş bir oyun çıkardığı film baba-oğul Huston’lara iki Oscar ödülü birden kazandırmıştı. Filmde Dobbs ve Curtin adlı iki adam uzun süre çalıştıkları işin sonunda dolandırılıp, paralarını alamayınca Meksika’da dilenerek karınlarını doyurmaya başlar. Amerikalı iki adam bir gün bir arkadaşıyla birlikte hazine aramaya çıkar. İlk zamanlar dostluklarından emin olsalar da, altın çıkmaya başladıkça aralarındaki ilişki düşmanlığa dönüşmeye başlar. Altının karşı konulamaz çekiciliği özellikle Fred’in kontrolün dışına çıkarır. Artık her biri diğerleri için büyük bir tehdit haline gelmeye başlar. 

 

5- City Lights (1931)

 

İyi yürekli bir sokak serserisi, kör bir çiçek satıcısına aşık olur. Kıza kendisini zengin bir adam olarak tanıtır. Sonradan hayatını kurtardığı bir milyonerin ona arkadaşça davranıp sözler vermesinden cesaretlenir. Adamın kapısını aşındırıp, sevdiği kızın gözlerinin görmesi için gerekli ameliyat parasını ödünç alabileceğini sanır. Oysa varlıklı insanlar abartılı bir kibarlık içerisinde, ikiyüzlü bir yaşam sürmeye alışkındırlar. 

 

6- The Chronicle History of King Henry the Fifth (1944)

 

 II. Dünya Savaşı sırasında İngiliz halkına moral verilmesi amacıyla sinemaya uyarlanan film, Fransa’ya karşı savaş açan genç İngiliz Kralı 5. Henry’nin kahramanlıklarla dolu öyküsünü anlatıyor. ‘‘5. Henry’’ o yıl ‘‘En İyi Erkek Oyuncu’’ ve ‘‘En İyi Sanat Yönetimi’’ başta olmak üzere dört dalda Oscar’a aday gösterilmesine rağmen yarışma bölümüne katılamamış ve Sir Olivier sadece özel bir Ocar’la onurlandırılmıştı. 

 

7- La notte [The Night] (1961)

 

Tanınmış bir yazar ve eşi, on yıllık evliliklerinin ardından ilişkilerinin bitme noktasına geldiğini farketmeye başlarlar. Kadın bu evlilikten sıkılmıştır. Bir aile dostuyla olan evlilik dışı ilişkisi, adamın aniden ölmesiyle kadını iyice umutsuzluğa itmiştir.Film bir günü ve bir geceyi anlatır. Şafak sökmeye başladığında, çiftin katılmış olduğu parti de bitmektedir ve alışkanlıklar, korku, yalnızlık ve acı, çifti son kez bir araya getirir…

 

8- The Bank Dick (1940)


Banka soygunu ve kapital sistem üzerine ince bir komedi...

 

9- Roxie Hart (1942)

 

William Wellman tarafından yönetilmiştir. Roxie Hart rolünü Ginger Rogers oynar, diğer rollerde Adolphe Menjou, George Montgomery vardır. 2002 versiyonundaki Velma Kelly ve gazeteci karakterleri bu versiyonda yoktur. 2002 versiyonunun aksine burada Roxie Hart masumdur.

 

10- Hell’s Angels (1930)

 

Howard Hughes’un üzerinde üç sene boyunca çalıştığı dört milyon dolara mal olmuş film. 1930 yılındaki hollywood’da gerçekleştirilen prömiyerine 500 bin kişi katılmıştır. 

 

11- Eraserhead (1977)

 

David Lynch’in ilk uzun metraj filmidir. Dev makinelerin çalıştığı dumanlarla kaplı bir evrende geçen filmde Jack Nance’in canlandırdığı Henry Spencer’ın özürlü kız arkadaşı olan Mary X’den (Charlotte Stewart) mutant bir çocuğu olur. Bu öykü etrafında ilerleyen film, 30 dakika boyunca Spencer’ın kabusuna bizi davet eder. Filmde Henry Spencer evi terk eden kız arkadaşının öfkesini bebeğini öldürerek dindirir. Bir sürü rahatsız edici imge, izleyicinin algısını allak bullak eden bir ses bandı ve siyah-beyaz görüntüleriyle, ‘Eraserhead’ bir deneysel sinema başyapıtıdır. Filmde fantastik görüntüler çoğunluktadır.

 

12- E.T. the Extra-Terrestrial (1982)

 

Dünyayı ziyarate gelen bir grup uzaylı, acil şekilde dünyayı terketmek durumunda kalınca içlerinden biri dünyada kalır. Kendini bir anda değişik bir gezegende bulan bu uzaylı, 10 yaşındaki bir çocuk olan Elliot tarafından evlerinin bahçesinde bulunur. 

 

13- Modern Romance (1981)


Birbirleriyle sürekli ayrılıp barışan iki çiftin maceralarını komik bir dille beyazperdeye yansıtan filmin yönetmeni ve başrol oyuncusu Albert Brooks.

 

14- La ronde [Roundabout] (1950)

 

Bir fahişe (Simone Signoret) kendini bir askere (Serge Reggiani) veriyor, ama adam onu bir hizmetçi (Simone Simon) için terk ediyor; hizmetçi kız da genç patronunun onu baştan çıkarmasına izin veriyor; delikanlı hizmetçiyi baştan çıkardıktan sonra evli bir kadının (Danielle Darrieux) peşine düşüyor; kadın ilişkiye son verip kocasına (Fernand Gravey) dönüyor, ama kocasının onu mağazada çalışan bir kızla aldattığının farkında değil; kocasının ilişki yaşadığı kız ise, daha sonra orta yaşlı bir aktrisle (Isa Miranda) ilişkisini devam ettiren bir şairin kurbanı; aktris genç ve zengin bir subay için şairi terk ediyor; subay ise sarhoş geçirdiği bir akşamın ardından, ilk bölümdeki fahişenin yatağında uyanıyor; odadan çıkarken, içeri girmekte olan askere rastlıyor. Fransız sinemasının üstadlarından Max Ophüls’den kendi tarzını yaratan birfilm. 

Etiketler: Stanley Kubrick

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

HABERLER

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ ÖDÜLLERİ SAHİ...

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ ÖDÜLLERİ SAHİ...

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter