Popüler Sinema

Paylaş
Dosyalar

Ölmeden önce mutlaka izlemeseniz de olur dediğimiz 8 film!

Ölmeden önce mutlaka izlemeseniz de olur dediğimiz 8 film!
Hani bol bol ölmeden izlemeniz gereken 100 film, 99 film, 1000 film, 25 film gibi listeler görüyoruz ya... Peki ölmeden önce görmesek de olur diyebileceğimiz filmler yok mu? Tabi ki var. İşte onlardan 8'i...

 

Catwoman (2004)

Patience Philips çok duygusal ve kırılgan bir grafik sanatçısıdır. Çalıştığı Hedare Beauty isimli firma, yaşlanmaya karşı yenilikçi bir ürünü lanse etmeye hazırlanan, dünyaca ünlü bir kozmetik devidir. Utangaç genç kadın, şirkette dönen kirli oyunlardan ve karanlık bir sırdan istemeden haberdar olduğunda bütün hayatı değişecektir.Başına gelen bir takım olaylar sonucu birden fazla anlamda ölümden dönecek ve yeni bir hayata başlayacaktır. Kedi gibi dokuz canlı, atletik, çevik ve güçlüdür. Ayrıca tutkulu ve tehlikeli yanlarıyla da Kedikadın ismini alacak olan bu yeni kişiliği, eski Patience'ın tam zıttıdır.Kedikadın hayatını mahfeden kötücül şirketle olduğu kadar diğer kötülerle de savaşacak ve bunu yaparken aşkın dolambaçlı yollarında da şansını deneyecektir.

 

 

Highlander II: The Quickening (1991)

Yıl 2024.. Endüstriyel kirlilik ozon tabakasını yok etmiş, dünya güneşin mor ötesi ışınlarının insafına kalmıştı. Artık dünyayı elektro manyetik bir kalkan koruyordu, ancak küçük bir insan grubu deliğin kendini onardığına ve kalkan olmadığına inanıyordu… Ne varki hiç kimse hiçbir şeyden emin değildi. Efsanevi Highlander serisinin bu ikinci filminde İskoçyalı karakteriyle Christopher Lambert ve Sean Conner’nin yanı sıra Micheal Ironside, Virginia Madsen gibi oyuncular da yer alıyor.

 

 

Howard the Duck (1986)

Yapılan bir bilimsel deney sırasında yanlışlıkla lazer ışınları ile dünyaya başka gezegenlerden yaratıklar gelmektedir. Willard Huyck’ın yönettiği Tim Robbins ,  Jeffrey Jones ,  Jordan Prentice  ve Paul Guilfoyle’ın rol aldığı film tam bir felaket. Tahammül sınırlarını zorlasa da belli bir fan kitlesi de yok değil. 

 

 

The Conqueror (1956)

"Hakanlar Çarpışıyor" adıyla ülkemizde gösterilen film Cengiz Han’ın yaşamından bir kesit anlatmakta. Film, Hollywood’un fabrikasyon bakış açısıyla görülen Cengiz Han’ın henüz Timuçin adını taşıdığı gençlik yıllarında geçiyor. Cengiz Han, Tatar kralının güzel ve dikbaşlı kızı Bortay'ı esir alır. Bortay, Cengiz Han’ı öldürmeye ve babasına başını götürmeye yemin eder. Ancak işler Bortay’ın istediği gibi gitmez. Timuçin'e aşık olur, evlenir ve imparatorluğun kraliçesi olur. Nation dergisine göre ne tarihe, ne de patlamış mısır seyircisine hizmet eden bir film! 

 

 

The Happening (2008)

Görünen bir uyarı olmadan ortaya çıktı. Birdenbire nereden geldiği belli olmadan. Bir kaç dakika içinde Amerika’nın bir çok şehrinde sebebi açıklanamayan, kanınızı donduracak garip ölümler meydana gelmeye başladı. İnsan davranışlarındaki bu garip değişikliğe neyin sebep olduğu bilinmiyor. Yeni bir terrorist saldırı mı?  Yapılan yüksek teknolojik deneylerde ters giden bir şeyler mi oldu? Bir tür şeytani toksik silah mı? Yoksa kontrolden çıkan bir virus mü? Hava yolu ile mi yoksa suyla mı bulaşıyor? … ve nasıl? M. Night Shyamalan’ın akıllara ziyan filmlerinden biri…

 

 

Epic Movie (2007)

Epic Movie 2007 yılı Amerikan yapımı komedi filmi. Film 2005 ve 2006 yıllarında vizyona girmiş olan bazı filmlerin hicvi üzerine kuruludur. Filmde dört öksüz karakterin bir araya gelerek muhtelif karakterler ve filmlere göndermeler yaparak oluşturulan bir macera içinde yer almaları ana unsurdur. Daha önce Scary Movie serisinde kullanılan format bu kez epik temalı filmler baz alınarak yapılmıştır.

 

 

Dungeons and Dragons (2000)

İzmer İmparatorluğu, uzun zamandır ikiye bölünmüş durumdadır: ‘Mage’ adı verilen az sayıdakiler, sihir sanatına hakimdirler ve bu yetenekten yoksun çoğunluğa hükmetmektedirler. İzmer’in genç imparatoriçesi Savina (Tora Birch) ise, ülkedeki herkes için eşitlik ve refah getirmek arzusundadır. Fakat kötü yürekli bir Mage olan Profion (Jeremy Irons), imparatoriçeden kurtularak iktidarlarını sürdürmek niyetindedir.

 

 

The Waterboy (1998)

Robert Boucher Jr. (Adam Sandler) küçüklüğünden beri insanlar tarafından salak muamelesi görmüş ve aşağılanmıştır. Fakat bir şey onu çok kızdırsa da karşı koyamamıştır, suyuna zarar vermek. Robert'in yani Bobby'nin annesi (Kathy Bates) onu kaybetmekten korktuğu için evden dışarı çıkmasına bile izin vermemiş, okula göndermemiştir. Bobby annesinin eğtiminde büyümüşdür. Hala çocuk gibidir. İşiyse Amerikan futbolu takımlarına su taşımaktır. Fakat son çalıştığı yerden de atılır, çünkü koç takımın ilgisinin onda toplandığını söyler. Bobby iş arar ve sonunda bir iş bulur, uzun zamandır kazanmayan bir futbol takımına katılır. Fakat onlara verilen suyu görünce işi bedavaya yapmaya başlar. Bobby ile daha ilk günde alay edilir. Bir seferinde onunla alay edildiğinde gözünün önüne bügüne kadar onunla alay etmiş herkes gelir. Buna dayanamayan Bobby mükemmel bir atlayışla kendisiyle alay eden kişiyi yere serer, daha sonra çok kez özür diler fakat koç bunu beğenmiş onun tam bir Amerikan futbolcusu olacağını düşünmüştür. Koç Bobby'nin annesiyle konuşur. Annesi izin vermeyince Bobby gizli gizli futbol oynar ve ayrıca sevdiği kadın Vicky Valencourt (Fairuza Balk) da geri dönmüştür. 

1
2
3
4
5
6
7
8

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter