Popüler Sinema
Popüler Sinema
Ana Sayfa
Arama
arama
Üye
giriş yap
Follow @populersinema
Bölümler
VİZYON
SEANS BİLGİLERİ
ELEŞTİRİ>
HABER
DOSYA
RÖPORTAJ
DİZİ
EKRAN
BLOG
"Z" için arama sonuçları
Eleştiriler
İçerik
Kuzgun'u Poe'nun peşini bırakmıyor
Amerikan edebiyatının en önemli isimlerinden Edgar Allan Poe, kısa hikâyelerinden yola çıkılarak çekilen polisiye gerilim filmi Kuzgun’la beyazperdede.
İçerik
Aşk gelmeden hayat bitmez
Yaşlanmak herkesin konuşmaktan kaçındığı, zihninde ötelediği bir kavram. Biz ne kadar ötelersek o kadar kendimizi tanıyamıyoruz. Yaşlı insanları yanlış algılıyor ve değerlendiriyoruz. Yaşlanmak dediğin ruhumuzun kabuğunun kırışması. Ama zihnimizde ve yüreğimizde asla isteklerimiz ve duygularımız değişmiyor.
İçerik
Uzaylılarla amiral battı oyunu
NASA’dan giden sinyallerle dünyayı keşfeden kötücül uzaylılara karşı dünya için kahramanca savaşan Amerikan askerleri. Battleship, bu iki düşmanın birbirlerinin gemilerine ateş etmeleriyle geçiyor. Ne de olsa karşımızda bir amiral battı oyunu uyarlaması var. Başrollerdeki Taylor Kitsch, Liam Neeson, Alexander Skarsgard gibi oyunculara müzik dünyasından beyazperdeye transfer olan Rihanna eşlik ediyor. Battleship, derinliği ve yaratıcılığı olmayan, senaryosu üzerinde çalışılmadığı için sırtını ağırlıklı olarak aksiyon ve efektlere dayamış bir film. 200 milyon dolar dev bütçe, sadece göz boyamaya harcanmış desem abartmış olmam.
İçerik
Sisler içinde bir gizem öyküsü
The Raven / Kuzgun Edgar Allan Poe’nun en önemli şiir öyküsü ama Poe ismi sadece Kuzgun’dan ibaret değil. 46 yıllık yaşamı boyunca yazdıklarıyla kendinden sonra gelen pek çok ismi etkilemiş bir şair, Poe… Onun hikayelerindeki mistik temalar ve yükselen şiirsi duygusallık günümüz korku hikayelerini/ filmlerini esin manyağı yapmış deli deha H.P. Lovecraft’ı bile kalbinden vurmuştu.
İçerik
Ölümle baş etmek imkânsız, aşk ise hep mümkün!
En komik, en tuhaf, en güldürücü durumlar, çoğu kez büyük dramlarla beslenir. Acıklı olaylar komedinin ikiz kardeşi gibidir. Zaten dünyanın ortak tiyatro simgesi , gülen ve ağlayan maskelerdir... Romantik komediler de hayatın içinden öykülerle beslendiği için söz konusu bir sinema filmi olduğunda, inişlerle çıkışlar, çöküşlerle yükselişler, ayrılıklarla kavuşmalar birbirini izler. Şüphesiz baş edilemeyen tek gerçek de ölümdür.
İçerik
Ucuzluk ve İstismar
“Mezarına Tüküreceğim” (I Spit On Your Grave) adlı dişe diş kana kan intikam intikam temalı hayli meşhur istismar filmi, 32 yıl sonra yeniden çevrildi (remake), ardından iki yıl internette ve tüm korsancılarda bekledi ve nihayet gösterime girdi. İstismar filmlerini sevenler tarafından kült ilan edilen ilk yapım, uzadıkça uzayan ve asla bitmeyecekmiş hissi veren, neredeyse 45 dakikalık tecavüz bölümüyle dikkat çeker. Öç alma bölümü ise güdüktür, beklentileri karşılamaktan uzaktır (ne bekleniyorsa artık) ve hatta esnetir.
İçerik
Hayaletlerimiz ve Biz
Hayaletler gerçekten nelerdir? Neden bu kadar çok hayalet öyküsü var? Bunun nedeni sanırım, ne kadar bilimsel düşünürsek düşünelim, söz konusu ölüm olunca kavrayışımızın yetmeyişi. Ölüm, hayatın yokluğu ve biz bu yokluğu tasavvur edemiyoruz.
İçerik
Yılan mı daha zehirli insan mı?
Türk sineması ilk yönetmenlik denemesi olan ıskarta filmlerle doldu taştı. Çok az üretim hem ilk film denemesi olup hem de gelecek için ümit vaad etti. İşte o az filmden birisi de bu hafta vizyona giren Mar.
İçerik
Hepinizi Kurtaracağım Ulan!
Cuma’ya “Film” diye bir film gösterime girecek, basın gösterimi de yapmışlar, o sebepten Maçka G-Mall sinemasındayız. Dostumuz Nizam Eren’le sohbetteyken filmin oyuncuları, teknik ekibi de çevrede dolanıyor. Heyecanlı oldukları her hallerinden belli, Nizam filmin dört önemli oyuncusundan biri olan Cumali Karakaya’yı davet ediyor. O da Film’in aslında festivaller için çevrildiğinden ama aldığı olumlu tepkiler yüzünden vizyonda seyirci karşısına çıkma kararı aldıklarından bahsediyor ve zaten güdümlenmemiş, duru bir akıl ile filmi seyretmek istediğimden başka bir şey de duymak istemiyorum, sadece “o ne özgüven o” diyorum içimden.
İçerik
Oyalayıcı bir fantezi
Blair Cadısı’na hatta onun öncülü olan Cannibal Holocaust’a teşekkürler! Sayelerinde icat edilmiş olan Found footage / Buluntu film, en popüler sinema yapma yöntemlerinden biri oldu çıktı. Başlangıçta bütçesiz sinemacıların sığındığı bu yöntem, Cloverfield’dan sonra büyük bütçenin ve görkemli özel efektlerin de alanına girdi ve işte Chronicle/Doğaüstü’ de bu şekilde kotarılmış bir film…
İçerik
Pastanın yeni dilimi çok lezzetli
‘En lezzetli dilimi en sona ayır’ mottosuyla geri dönen Amerikan Pastası serisinin bu filminde ilkinden bu yana aralıksız seyrettiğimiz Jason Biggs, Alyson Hannigan, Eugene Levy ve Seann William Scott’ın yanı sıra ilk iki filmden hatırladığımız Tara Reid, Shannon Elizabeth ve Chris Klein gibi isimler kadrodaki yerini almış. Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini ise ikinci uzun metrajlı işine imza atan Jon Hurwitz ve Hayden Schlossberg ikilisi üstleniyor. Amerikan Pastası Buluşma’nın en büyük sürprizlerinden biri Stifler’ın beklenen intikamı.
İçerik
Unuttun beni zalim!
Romantik komedilerin ya da romantik dramların formülü genelde ulaşılamayan, kaybedilen, kanırtan, gözyaşıyla birlikte kimi zaman gülünen, kimi zaman da daha diplere saplanılan bir durum barındırır!
İçerik
Cem Yılmaz’dan 'Sevimli hayalet' olursa…
Genç Pietro umutsuz aşkının peşinden Sicilya’dan Roma'ya taşınmış ve cinselliğini henüz keşfetmekte olan utangaç biridir. En yakın dostu ve kuzeni (aslında anneleri kuzen) olan Lea ile kiralık bir yer bakınırken unutulmuş bir ev bulur ve oraya taşınır. O bir pastanede kruvasan ustasıdır ancak kurduğu hayal bambaşkadır. Amatör bir oyuncu olarak çok yetenekli olduğu söylenemez ama bu hayalini mutlaka gerçekleştirmek istemektedir. Evin ise kiralayan kadının asla bahsetmediği bir sırrı vardır. Burası hayaletlerle dolu bir evdir ancak bu hayaletlerin derdi Pietro’yu korkutmak değil… Onlar gerçek dünyadan daha çok korkmaktalar.
İçerik
Böyledir bizim sevdamız!
Kimi zaman altyazılar kimi zaman törenler, kimi zaman zoraki belediye ilişkileri kimi zaman jüriler, en çok ve en önemlisi ise gösterim koşulları sorunludur memleketimin festivallerinde! Ankara Film Festivali de bu tanıdık sorunların bazılarıyla az içli dışlı değildir hani. Ama samimiyet ve gönüllülük, kendini öyle yoğun hissettirir ki, yüreğinizi, karşılığını bulan sakin bir sevda kaplar. Hatta son gün gelip çattığında, tuhaftır ya, Ankara'dan dönesiniz gelmemiştir henüz...
İçerik
Ölçülü dram, yerinde mizah!
Oyuncu Seth Rogen, yapımcı Evan Goldberg ve senarist Will Reiser, 20’li yaşların başından beri birlikte iş yapan üç isim… Komedi dizisi Da Ali G Show’dan beri birbirini tanıyorlar. Arkadaşlıkları ve yaptıkları iş gayet yolundayken, küçük bir pürüz ortaya çıkıyor; Sürekli hastalanan ve yorgun gözüken senarist Will Reiser’la mütemadiyen dalga geçen Rogen ve Goldberg, talihsiz bir gerçekle karşılaşıyor… Will Reiser bir gün işe gelip, en yakın arkadaşlarına kanser olduğunu söylüyor.
İçerik
Eskiden mektuplar vardı, aşklarımızı yazardık!
Türk sinemasında herşey kötü gitmiyor. Daha önceki birçok eleştirimizde ilk yönetmenlik denemelerinden illallah geldiğini ve kalitesizliklerinin bizi yıldırdığını söyledik. Ama bazı ilk filmler var ki geleceğe dair bize ümit veriyor. Bu hafta vizyona giren El Yazısı işte böyle bir film.
İçerik
Baltalar elimizde
2011 Asya Film Ödülleri’nde Jung-woo Ha’ya en iyi erkek oyuncu ödülü kazandıran Ölüm Denizi, Güney Kore’nin sinemaseverlere (şimdilik) son hediyesi. 157 dakika gibi iddialı bir süresi olmasına rağmen zamanın nasıl geçtiğini anlayamadan nefes nefese izlenen, kora kor bir intikam hikâyesi.
İçerik
Dünya dışında besin zinciri mi?
Her şey, tüm bu sahte belgesel (fake documentary) numaraları, onların yüzünden 1999'da başladı: Maryland'daki bir proje için ormana giden üç genç belgeselcinin kaybolmalarından sonra geride bıraktıkları görüntüleri kurgulayarak piyasaya süren, yani bu hikâyeye belli bir süre insanları inandıran iki adamdan bahsediyorum. "Blair Cadısı"nın (The Blair Witch Project) yazar-yönetmenleri Daniel Myrick ile Eduardo Sánchez'den.
İçerik
Harry Potter’ı baba olarak izlemeye hazır mısınız?
Susan Hill’in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan Siyahlı Kadın, Harry Potter olarak tanıdığımız Daniel Radcliffe’in, Harry Potter serisini tamamladıktan sonra rol aldığı ilk film. Radcliffe filmde hayaletli bir kasabaya göreve giden avukatı canlandırıyor. Gerilim unsurlarını iyi kullanan filmin en büyük dezavantajı Harry Potter’ın hafızalarımıza fazlasıyla kazınmış olması. Daniel Radcliffe’i baba rolünde izlemeye henüz hazır değiliz.
İçerik
Yükselmek, ahlaksızlığa uyumla mümkündür!
19.yüzyıl sonlarındaki Paris'te, yakışıklı, çekici, akıllı bir genç adam: Georges Duroy, Cezayir'de savaşıp köyüne değil, ait olduğu sömürge devleti Fransa'nın yüreğine gelmiştir. Koyu yoksulluktan kurtulup yükselmenin, güçlü erkeklerin karılarının yataklarından geçtiğini keşfetmesiyle birlikte de hırsını ve açgözlülüğünü maskelemeye çalışarak ahlaksızca basamakları tırmanmaya başlayacaktır. Ama dikkat; gazete sahipleri ve yazarlarının hükümetler devirip kurarak 'yayılmacı politikaları' bürolarından yönettikleri bir düzende, aslında en ahlaklı Georges olmasın sakın?
« Geri
« 1
...
10
11
12
13
14
15
16
İleri »
BOX OFFICE
TÜRKİYE
ABD
Tüm Liste
TÜRKİYE
1
ABD
1
Gezinti
Gezinti
VİZYONDAKİLER
SEANS BİLGİLERİ
ELEŞTİRİLER
HABERLER
DOSYALAR
RÖPORTAJLAR
DİZİ
EKRAN
BLOG
RSS
KÜNYE
İletişim
Bize Yazın:
Mesajınız...
Gönder
Max. 1000 karakter
Populer Sinema:
#txt
Mesaj Gönder:
Gönder
Max. 1000 karakter